Sait KARADUMAN


Ben ekonomist değilim

Ben ekonomist değilim


 

 

Çeşitli ülkelerde yapılan bir araştırmada, insanlara ‘Başkan’ olsanız ne yaparsınız, sorusu sorulmuş.

 

Soru gayet açık ve net, ‘Ülkenize başkan olsanız ne yaparsınız?’…

 

Gelişmiş ülkelerde yaşayan insanların verdiği cevaplar ile geri kalmış veya gelişmekte olan ülke insanlarının verdiği cevaplar oldukça düşündürücü.

 

Japonya’da yaşayan insanlar bu soruya;

 

-Benim ülkemin başına başkan olmak gibi bir şansım yok, öyle bir niyetim de yok. Benim görevim saat yapmak. Ben bu saati daha güzel nasıl yaparım onu düşünürüm. Başkanlık benim düşüneceğim bir konu değil, şeklinde cevap veriyor.

 

Almanya, İngiltere, ABD ve gelişmiş bazı ülkelerde yaşayanların verdiği cevap üç aşağı beş yukarı aynı.

 

Yani, bu ülkedeki insanlar ‘önce işim’ diyerek çalışmalarını sürdürüyor.

 

İşim derken aynı zaman da o insanın görevi.

 

Kısaca görevimi daha nasıl iyi yapabilirim düşüncesindeler…

 

Gelelim Türkiye’ye…

 

Sizce nasıl cevaplar verilmiştir dersiniz?

 

Bu sorunun cevabını inanın buradaki satırlara sığdırmak mümkün değil.

 

Biz insanımızı biliriz, üç kişi bir köşede bir araya gelsin kesin hükümeti yıkarlar ve yeni hükümeti kurarak ayrılırlar.

 

Sorarsanız ne yapıyorsunuz diye, ‘Sen de gel hükümeti yıktık yenisini kuruyoruz’ diye söylemekten de geri kalmayız…

 

***

 

En çok karşılaştığım soru;

 

-Abi bunları niye yazmıyorsun?

 

Meslek hayatımda en çok karşılaştığım soruların başında geliyor.

 

Ardından;

 

-Abi sen gazetecisin bilirsin, bu konuda ne dersin?

 

Birinci sorudan başlamak gerekirse, ben ve benim gibi diğer meslektaşlarımız bunları, şunları, onları yıllardır yazıyoruz.

 

Bize ulaşan güzel şeyleri de sıkıntıları da yıllardır yazıyoruz, çiziyoruz.

 

Peki, sen bunları okuyor musun?

 

Hayır.

 

Gazeteci olarak her şeyi bilmemiz mümkün değil.

 

Öyle olsaydı birçok meslek olmazdı.

 

Mesela ben ekonomist değilim.

 

Ama ekonomi hakkında bir bilgim ve fikrim vardır.

 

***

 

Gazeteci olarak, Ne olacak bu memleketin hali? Sorusuyla da en çok karşılaşan biriyim.

 

Buna kısa bir hikaye ile cevap vermek isterim.

 

***

 

Baba sıcak çayını yudumlarken (bu atılan çay değil kendi almış) oğlu gelmiş yanına.

 

-Baba, çiftçi Mehmet emmi tarlasını satıyormuş, ne yapalım alalım mı?

 

Baba gayet sakin, sormuş;

 

-Satılığa çıkardığı tarla miras mı, kendi mi almış?

 

-Niye ki?

 

-Oğlum, kendi aldığı tarla ise satması zor olur, babasından kaldıysa kolay alırız da ondan…

 

***

 

Ne olacak bu memleketin hali diyenlere, bu hikâye memleketimin durumunu açıklar sanırım…