Polat Yılmaz


Bir de ona sor!

Bir de ona sor!


Medyamızda bir kısım münevveran, Hakan Ural’a çok kızgın..

Hatta..

Bu ehli magazinle yetinmeyip, işi cehaletin ne kadar yaygın olduğuna kadar götürenler oldu.. 

Bazıları ise rakamlarla yazısına bilimsellik boyutu da katmaya çalışmadı değil..

Elbet boşa kürek, rüzgara laf, suya yazı..

Kim okur, kim dinler seni?

Hatta daha doğrusu kim takar seni?

Cahilmiş, cühelaymış…

Peh!

***

Efendi…

Önce neyin neye karşılık geldiğini bi öğren, bi bil bakalım..

Madem cehalet boyu aştı..

Haklı olabilirsin, ayrı..

Ancak..

Bu cehaleti besleyen ne? Zihinlerdeki yüz yılların açlığını tam bu çağda hangi söylem ve eylem doldurdu ve doyurdu!?

Hakan Ural, Montrö’yü okumamışmış..

Kim okudu ki Allasen!?

Hem gerek var mı?

Der birisi, tekrarlar Hakan Ural gibisi..

***

Sen rakamlarla yırtın dur..

Böl, çarp, çıkar, topla..

Hakan Ural diyeceğini dedi, hedef kitlesi bu lafları aldı, muşambaya sarıp cebine koydu..

 Emin ol..

Yarım yamalak da olsa ezberlediği bu lafları, üstüne laf düşecek bir Montrö tartışmasında namluya sürülü bir fişek gibi kullanacak..

Buna emin ol..

***

Sen köşende yırtın dur..

Zihinlerdeki yüz yılların açlığını hangi söylem ve eylem doyuruyor?

Bunu çözebildin mi?

Çözebilecek misin?

Bir uçurum oluşuyor görmüyor musun!

Seni okuyanlar belli..

Diğerlerinin dinledikleri..

Ara açılıyor her gün, her an..

Sen kitlene…

Hakan Ural kendi kitlesine sesleniyor..

Asıl tehlike..

Asıl felaket budur..

***

Olup bitenler demokratik tartışma olamaz, değildir..

Zira..

Halkın oylarıyla inanmadığını ortaya “beka” meselesi, bir siyasi argüman değildir.

Beka meselesi ortak ideal yokluğudur.

Ortak ideali kaybolmuş bir millet, yelkenini hangi rüzgara açacağını bilmeyen bir gemi gibidir..

Hangi yöne gideceğine asla kendisi karar veremez..