Sait KARADUMAN


La Fontaine’e söyle

La Fontaine’e söyle


Dünyaca ünlü Fransız yazar La Fontaine…

 

8 Temmuz 1621 tarihinde Château-Thierry'de doğdu

 

13 Nisan 1695 tarihinde Paris’te öldü.

 

74 yıllık yaşamında toplamda 12 kitaptan oluşan 238 masal yazdı.

 

Yazarın bu alanda verdiği eserler "La Fontaine Masalları" olarak bilinir.

 

En ünlü La Fontaine Masalları arasında; Karınca ile Ağustos böceği, Aslan Payı, Horozla İnci, Tavşanla Kamplumbağa, İnsan ve Aynalar, Karga ile Tilki, İki Katır yer alır.

 

326 yıl geçmiş aradan.

 

La Fontaine, günümüzde hatta ülkemizde yaşamış olsaydı acaba ne olurdu diye aklıma gelmedi değil.

 

Masal yazmak için acaba çaba sarf eder miydi?

 

Ya da benden iyileri de varmış bu ülkede deyip yine Fransa’ya mı giderdi?

 

Gerçi La Fontaine çocuklara masal yazmayı seviyordu ama bizim ülkemizdeki masallar pek çocuklara göre uygun değil.

 

Zaten anlatılan masallara çocuklar ile inanmıyor…

 

Ama inanan koca koca insanlar var, bu da bir gerçek.

 

Masal, TDK’ya göre; Genellikle halkın yarattığı, hayale dayanan, sözlü gelenekte yaşayan, çoğunlukla insanlar, hayvanlar ile cadı, cin, dev, peri vb. varlıkların başından geçen olağanüstü olayları anlatan edebî türdür.

 

Yine TDK’ya göre, boşuna söylenmiş söz olarak geçer.

 

Bizim siyasetçilerin sözleri gibi mi mesela…

 

Öyle ya o kadar çok konuşuyorlar ve bu sözlerin zaman içerisinde nasıl boşuna söylenmiş sözler olduğu ortaya çıkmıyor mu?

 

Uçuyoruz

 

Kaçıyoruz

 

Kıskanıyorlar

 

Çatlasınlar

Gün geliyor masal olduğu ortaya çıkıyor.

 

Demek ki masallar yüzyıllardır süregele devam ettiği gibi bundan sonra da devam edecek.

 

Devam edecek etmesine de sanırım biraz değişikliklere de ayak uydurulması gerekecek.

 

Masalların da günümüze göre uyarlanması gerekir diye düşünüyorum.

 

La Fontaine’nin masallarından biri olan Karınca ile Ağustos böceğinin günümüze uyarlanmış halini anlatayım size…

 

Karınca yine her zaman olduğu gibi yaz boyunca çalışıp çabalamış ve kış için erzakını en iyi şekilde hazırlamış.

 

Kış ayları gelmiş, karlar yağmaya başlamış.

 

Karınca sıcak ve erzak dolu evinde ayaklarını da uzatarak camdan yağan karın keyfini çıkarıyormuş.

 

Fazla geçmeden karıncanın kapısı çalınmış.

 

Kendi kendine söylenmeye başlamış;

 

-Yine ağustos böceği geldi. Yiyeceği yok yine benden yiyecek isteyecek…

 

Açmış kapıyı.

 

Bir de bakmış kapının önünde bir limuzin araba, özel şoför, arkada kürkler içerisinde kızlarla oturan Ağustos böceği…

 

Karınca şaşkınlığını üzerinden atamadan Ağustos böceği seslenmiş;

 

-Karınca kardeş, yeni yıla Paris’te gireceğim. Giderken sana da bir uğrayım, halini hatırını, bir isteğin olup olmadığını sorayım dedim. Paris’ten bir isteğin var mı?

 

-Paris’e mi gidiyorsun?

 

-Evet Paris’e gidiyorum, var mı bir isteğin…

 

-Var

 

-Söyle

 

-Paris mezarlığında bir La Fontaine diye bir adam var, söyle ona masallarını adam gibi yazsın…

 

Masallar ülkesinde olmak bile ne kadar zor değil mi?