Yasal veya uygun olmayan bir biçimde bir ülke, kişi veya kaynak üzerinden aynî veya parasal çıkar elde etme.
Marksist kuramda, üretim araçları sahiplerinin emeğin yarattığı değere el koyması.
Bireylerin, toplumsal kümelerin ya da toplumların, görecede daha güçsüz bireylerin, toplumsal kümelerin ya da toplumların emeğini ve kaynaklarını kendi çıkarlarına kullanmaları.
Başkalarının gücünden ya da maddî kaynaklarından karşılıksız olarak menfaat sağlama, insanın başkası tarafından ezilmesi, şahsiyetinin yok edilmesi, enerji ve birikiminin hiçe sayılması
Bu ve bunlara benzer açıklamaları daha da sıralamak mümkün.
Bütün bu açıklamaları bir kelime ile de anlatmak mümkün.
Sömürü…
Sömürünün etkin olduğu toplumlarda efendi ve köleler, ezenler ve ezilenler vardır.
Sömürü, daha çok siyasal ve ekonomik açıdan güçlü olan kişi ya da kurumların eylemidir.
Ekonomik üstünlük, sömürüden yana olan zengin ve güç sahiplerinin her şeyi olduğundan, kazanmak onların tek hedefidir.
Onlar için var olmak, istediğini elde etme ve insanlar arasındaki maddi üstünlüğü devam ettirme demektir.
Kendi mutluluklarını sürdürebilmek için her şeyi göze alan sömürü yanlıları, mazlumların sadece yaşama haklarının korunmasına taraftırlar.
Çünkü kendi mutluluklarının devamı, bir anlamda çalışan mazlumların yaşamasına ve onlara hizmet etmesine bağlıdır.
Sömürü, ders kitaplarında olduğu gibi falan ülkenin sömürgesiydi gibi anlatımlarla da sınırlı değildir.
İnsan kendi ülkesinde de sömürüye maruz kalabilir.
Peki, böyle bir olayı ülkemizde yaşıyor muyuz?
Küçük bir kesimin mutluluğu için büyük bir kesimin hizmet etmesi yaşanıyor mu bu ülkede?
Bu küçük kesim var olmak, istediğini elde etme ve insanlar arasındaki maddi üstünlüğü devam ettirme çabasında mı?
Peki, bunlar daha çok siyasal ve ekonomik açıdan güçlü olan kişi ya da kurumlar tarafından mı yapılıyor?
Peki, yasal veya uygun olmayan bir biçimde ülkemizde, kişi veya kaynak üzerinden aynî veya parasal çıkar elde ediliyor mu?
Bu sorularımı okurken ‘evet’ dediğinizi duyar gibi oluyorum.
Peki, neden hâlâ sömürülmeye müsaade ediyorsun?
Bu kadar mı acizsin?
Elektrik faturalarıyla sömürülüyorsun.
Doğalgaz faturalarıyla sömürülüyorsun.
Akaryakıt faturalarıyla sömürülüyorsun.
Yiyorsun sömürülüyorsun.
İçiyorsun sömürülüyorsun.
Eeee…
Abi sen gazetecisin yazsana bunları.
Ben yazıyorum da sen okuyor musun?
Okuduğunu anlıyor musun?
Bu karlı havalarda son sözüm:
"Karda donmak üzeresin, uyumak tatlı geliyor ama sen, öldüğünün farkında değilsin."
